24 Nisan 2014 Perşembe

Motosiklet AŞKtır..

Motorsikletle ilgili en sevdigim yazılardan, paylaşmak istedim.

''DOĞMAMIS BİR ÇOCUĞA MEKTUP"
Birçok babanın korkusu oğlunun motosiklete binmesidir. Ölümden ve başka her türlü tehlikeli durumun çocuklarının başına gelmesinden korkarlar. Benim senin başına gelmesinden en çok korktuğum şey ise hayatın zevklerini almadan yaşayan bir eğreltiotu olmandır. Eğer yapmak istediğin şey orada duruyorsa ve aranızda bir tehlike dikilmişse, senin yapman gereken o tehlikeyi bertaraf edip, istediğin şeye ulaşmaktır. İşte bunu yapamazsan hayatın ancak bir eğrelti otununki kadar heyecanlı olabilir.

MOTOSİKLETLER TEHLİKELİDİR
Motosiklete bin oğlum, ama dikkat et, motosiklet tehlikelidir. O tehlikenin üzerine aptal gibi gitme. Unutma Sun Tzu der ki; "Kötü komutanlar önce savaşa girer, sonra nasıl kazanacağını düşünürler; iyi komutanlar önce nasıl kazanacağını bulmadan savaşa girmezler." Önce viraja girip de sonra nasıl çıkacağını düşünen aptallardan olma. Tehlikeleri en küçüğüne kadar bertaraf et. Hep tam koruma kullan, bakımsız motorla yola çıkma, alkollü ya da yorgun binme, kafan bozukken taksi tut, bilmediğin yolda risk alma, diğer araç sürücülerinden köşe bucak kaç.

MOTOSİKLET AŞKTIR
Tehlikeleri nasıl dibine kadar bertaraf edeceğini bilemiyorsan sakın motosiklete binme, çünkü o zaman bu işi beceremezsin demektir. Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet aşktır. Sadece kızlardan bahsetmiyorum, motosiklet macerası yaşam aşkıyla doludur. Güneşi batıracağın yeri bilmek, üzerinde yaşadığın toprakları karışı karışına gezmek, her yaş ve meslekten insanla yolunu paylaşmak ve bindiğin makinenin üzerinde sanki çığlık atarmış gibi kopup gitmek, hayatı dibine kadar yaşamak, ancak bu araçla mümkündür. Motosiklet macerasının içinde yaşam aşkı olmayan insanların tek yaptığı ise teknik detayları birbirlerine anlatarak kocaman, yararlı ama sıkıcı bir ansiklopediyi yaşayıp gitmektir. Aşkın ucunu bırakma, heyecanlı ve renkli ol, sıkıcı olma. Sıkıcı olacaksan arabaya binip, hafta sonları futbol, akşamları ana haber seyrederek yaşayabilirsin, motosiklete ihtiyacın yok.

MOTOSİKLET BİR ENSTRÜMANDIR
Günü yakalamayı bil oğlum, motosiklet senin yaşama enstrümanındır. Kızlardan bahsetmiyorum dediysem, o kadar da demedim tabi. Hani bazen pembe bir Vespa üzerinde pembe kaskla kuğu gibi giden pembe pantolonlu bir kız görürsün ya? Git yanaş, merhaba de ona. Seni terslerse, kıza efendi gibi bir selam çakıp gazla bana gel, ensene bir tane patlatayım, sonra bira içmeye gideriz. Hayatı böyle yaşayacaksın işte, öküz gibi, ödlek gibi değil. Hem efendiliğini bozmayacaksın, hem de çılgınlığını koruyacaksın. Ha hoşlandığın bir kız mı buldun? At motorunun arkasına, Datça’ya götür onu, Knidos’un sularıyla yıka. Can Yücel’in en sevdiğin şiirlerini okurken batan güneşi izlet ona, Domuzbükü’nde yıldızları ört üstüne uyusun. Sonra bu macera için bana teşekkür edeceksin.

MOTOSİKLET BİR İSYANDIR
Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet isyandır. İnsanlık tarihi popüler kültürler ve onlara tepkiyle gelişen kültlerle doludur. Rock tarihi, 68 kuşağı, Avrupa bohemleri, Beatnick’ler hep aynı heyecanla tutuştular. Bugün bu ateş bir miktar sönmüş görünse de sen buna aldanma. İnsanoğlunun doğasında isyan vardır ve motosiklet bunun dışa vuruluş şekillerinin en güzellerinden biridir. Motosiklet bir ulaşım aracı değildir, bir isyan aracıdır, bunu kafandan çıkarma. Hayatın rutinlerine dikkat et oğlum. Efendi ol ama içindeki serseriyi korumayı bil, akşam eve gelince takım elbiseni çıkarıp deri montunu giy. Her zaman kravatın olabilir ama hiç yuların olmasın, her zaman bir patronun olabilir ama hiç efendin olmasın. Eğer seni zincirliyorlarsa o patronu, arkadaşı ya da sevgiliyi dehleyip, kravatı çöz, kol saatini fırlatıp at, gemileri yakmayı bil. Hayatımda tanımaktan keyif aldığım insanların neredeyse hepsi, günü geldiğinde hayatında radikal değişiklikler yaparken gözünü kırpmamış insanlardır. Ve bu insanların neredeyse hepsi motorcudur.

MOTOSİKLET DOSTLUKTUR
Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet dostluktur. Bir motosiklet grubuna mutlaka gir. O Motosiklet grubunun içerisindeki bir kavgaya ise asla girme. Unutma ki insanın olduğu yerde sevgi de vardır, kavga da vardır. Toplumdan soyut yaşama, yolu paylaş. Ama kimliğini de kaybetme, yolunu şaşırma. Toplumun içinde dur, ama tek başına ayakta dur, sonuçta yol yalnız senin yolundur unutma. Herkesle konuştuğun gibi, her tip motora da bin, tutucu olma. "Chopper gitmiyor, dönmüyor" diyenleri takma, altındaki V motorun ritmiyle dans etmeden isyanın ruhunu anlayamazsın. Sıkı bir enduroyla off-road yapmadan doğaya fazla kavuşamazsın. İbrende bir kez olsun 200’leri görmeden de adrenalin seni ilk defa içki içmiş 15 yaşındaki kız gibi sarhoş eder durur. Herkesi dinle ama hiç kimseye kulak asma. Motosiklet türlerinin her biri farklı amaçlarla üretilmiştir, birini seçeceksen seç, ama hepsiyle barışık ol, hiçbirinin fanatiği olma.
(Oriana Fallaci)

21 Nisan 2014 Pazartesi

Yamaha mı, Kawasaki mi?

Yamaha Tenere
Kawasaki KLR 650

Açıkçası  Yamaha Tenere ve Kawasaki KLR 650 arasında kalmıştım. Ancak hem tamir edilebilmesi hem de daha mekanik olması nedeniyle  KLR düşünüyorum. Buralarda sadece Super Tenere bulabildim ve KLR daha uygun gibi görünüyor. Uzun yol yapanların çoğu aynı konuda hem fikir gibi. Oyum daha çok KLR 650 den yana.

20 Nisan 2014 Pazar

welcome to Miami...

Hafta sonu ve hafta içi Miami biletleri arasında 200 dolarlık fark vardı. O nedenle Miami' ye gidiş icin salı gününe bilet aldım. Her şeyimi son dakikaya bırakırsam öyle olur tabi.

 17 Nisan akşamı Miami' ye vardım. New York harikaydı ve şimdi Miami 8 haftalığına başladı. Arkadaşım Serdar karşıladı beni ve dinlenmek için beni brezilyalilarin işlettiği "Boteco Bar"a götürdü. "Brezilya Rakısı" denilen içkiyi içtik ve biraz salsa izledik. İngilizce ve İspanyolca konuşmamı geliştirmek için okul kaydımı yaptırdım. Ardından ilk iş olarak "Mac Book Air" bilgisayar aldım. İlerde motorsiklette rahat taşınacak bir bilgisayar ve tüm işlerimi görecek. Yarından itibaren motorsiklet arayışına geçecegim, ama pek kolay olacak gibi görünüyor. Yamaha Tenere motorsikleti kolay kolay bulamayacağımı söylediler, görecegiz bakalım. Diğer motorlara da bakmam gerekecek.

Güney Amerika' da Venezuela' yı da rotama dahil etmiştim. Çünkü gitmediğim ülke kalmamalı. Ancak dün tanıştığım Venezuelalı arkadaşlar pek olumlu şeyler söylemediler. Anlattıkları doğruysa son 1 yıl içinde 25000' e yakın kişi öldürülmüş (protestolar sırasında). Uzaktan olayın bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum. Hatta bir sürü Venezuelalı Amerika' ya iltica başvurusunda bulunmuş. Kendileri bile şu dönemde oralarda yaşamaktan korkuyorlar ve hiç güvenlik yokmuş. Sanırım planlar arasında Venezuela' yı dönüş yoluna koymam lazım (Brezilya'dan dönüşte).

Şimdilik haberler bu kadar, en yakın zamanda görüşmek üzere...

New York'tan ilk izlenimler - 4

"Canal Street" üzerinde güzel bir Vietnam Restaurant'ı. Mustafa Samlı önerdi, gittim, yedim, beğendim. Çok da ucuz bence.
İsmini bilmedigim bir sürü sebze falan. Çin mahallesinden. Bunları alsam nasıl pişireceğimi ve yiyeceğimi bilmiyorum.
Balık marketi. Buralarda balıklar okyanus balığı olduğu için genelde büyük. Türkiye' deki gibi izmarit, hamsi, barbun gibi küçük balık bulmak için çok uğraşmak lazım.
New York'ta dondurma yenir.

19 Nisan 2014 Cumartesi

New York'tan ilk izlenimler-3

New York'ta bir cadde.
Gerçek melekleri göremedim ama tabelasını buldum ve çektim ;)
Trafik çok karışık değil. Arabalara klasik olarak kırmızı ve yeşil ışık var, arabalar sağa veya sola dönecekse onlar için dönüş ışığı yok, kontrollu dönüs yapıyorlar, yayaları gözeterek ve ezmeden.
Empire State binası bu işte. Bildiğiniz devasa yüksek bir yapı. İş merkezleri var içinde ve en üste çıkıp manzara izleyebilirsiniz. Ben çıkmadım valla. Yani bir şehre üstten bakmaktansa içinde gezip ayrıntılara bakmak daha iyi geliyor bana.
Arkadaki bina "Flatiron" diye geçiyor. Bildiğiniz gökdelen ama üçgen şeklinde yapılmış. Yaratıcı bir fikir ve tarihi yapılardan biri sayılıyor. "Flatiron"ın yanında şirin küçük bir park var, yorulduysanız oturup dinlenin.
Burası "High Line" veya "West Side Line" denilen bir yürüyüş yolu, park aslında. Eski demiryolu kapatılmış. Ozelliği yerden yüksekte oluşu. Bizdeki üst geçitlerin ve 2,3 km uzunlugunda yürüyüş yolu tarzında park versiyonu.
"West Side Line" dan bir foto. Üstten yürü ve fotoğraf çek.

11 Nisan 2014 Cuma

New York'tan İlk izlenimler-2

Brooklyn Köprüsü cidden görülmeli. En eski asma köprülerden, 1867'lerde yapılmış. Gidiş geliş 3 şeritli araç yolu ve ortada biraz daha yüksekte yapılmış yürüyüş ve bisiklet yolu. Buradan Manhattan ve Özgürlük Heykeli'nin en güzel fotoları çekilebilir.
Brooklyn köprüsünden Özgürlük Heykeli (Statue Of Liberty). Oraya feribotla gidebilirdim ama sadece heykelin önüne gelip klasik bir foto çekip dönmek istemedim, o fotoları her yerde görüyoruz zaten.
New York Metropolitan Sanat Müzesi. Giriş kısmında kahve al, sokak müzisyenlerini dinle.
Adamlar yetenekliydi abi ya, zenci gırtlağı denilen şey bir gerçek :)
New York Metropolitan Müzesi'nde doğduğum yer Antakya' dan buralara kadar getirilen bir mozaik. Antakya Mozaik Müzesi yerine burada görmek ayrıca sorgulanmalı bence.
Bu da Artemis Tapınağından alınan bir sütun parçası.
Söylemeden geçemeyeceğim, New York Metropolitan Müzesi'ne giriş 25 dolar, ama bir arkadaşımın verdiği ipucu sayesinde "Bağışta bulunmak istiyorum""I wanna make a donation" derseniz, bir dolar deyip içeri geçebiliyorsunuz. (24 dolar cepte, o parayla buralardan 2 şişe şsarap satın alabilirsiniz.)

New York'tan ilk izlenimler...

Koca bir şehir New York. Gez gez bitmez aslında. Hiç ummadığınız bir yerde, cok salaş görünen bir yer en ünlü restaurant olarak karşınıza çıkabiliyor, ya da cok iyi muzik gruplarinin ciktigi bir yer. Central Park, Washington Square Park, New York Metropolitan Sanat Müzesi ve olmazsa olmaz Brooklyn Köprüsü dün gezdiğim yerlerdendi. Metro ağı her yere gidişi kolaylaştırıyor, ver 2 dolar istediğin yere git. Yorulunca kahve iç, meksikalıların tacosundan ye, ve mutlaka bir kere de olsa modaya uymak için hot dog ye :) Washington Square Park'tan bir foto. Burası turistik bir yer ve bir sürü amerikan filminde buralardan bir sahne vardır.
Bir sürü köprüden biri ve Manhattan gündüz vakti manzarası.
Empire State Binası dahil bir sürü gökdelen.